15 Ekim 2010 Cuma

bir demokrasi dersi

Hacettepe pediatri Anabilim Dalı’nda her yıl başasistanlık seçimleri yapılır. Son senelerine gelmiş asistanların tümü aday olarak kabul edilir ve yaklaşık 20 kişi arasından 3 kişi hocaların ve asistanların oylarıyla seçilir. İlk kez bu yılki seçimlerde bu asistan parçası da oy kullanma fırsatına nail olmuştur. O nedenle tüm teknik detaylara ve tüm saçmalıklara tanıktır. 
Olay şu şekilde gelişir: bu asistan parçasının serviste bulunduğu her zamandan birinde bir zarf tutuşturulur eline, üzerinde adı yazmaktadır; açar içini ve bir liste çıkar karşısına adına yazılmış bir resmi yazıyla birlikte. Üç isim çiziktirir kendi adına gelen kağıda, sonra üzerinde adı açık seçik yazılmış zarfın içine koyar oyunu. Sonra sonuçları bekler, günler geçer haber olmaz, hocaların hepsinin kararı beklenir, akademik kurullar yapılır. Resmi karar çıkana kadar tek ses çıkmaz. Vatikanın papalık seçimleri beklenir nihai resmi karar, beyaz duman çıkarsa yapılacak pek bir kutlama da yoktur aslında ama en azından saçma bekleyiş sona erer. Sonra an gelir, kimin kaç oy aldığı filan hiç duyurulmadan karar açıklanır. Sonuçlar tüm uzak diyarlara iletilir. Oylama tüm şekil şartlarıyla birlikte gayet açıktır; hiyerarşinin kol gezdiği, “mobbing”in dibine battığı bu kurumda işte böyle gayet demokratik, açık, şeffaf bir seçim yapılır. Her şey daha iyiye ve en ileriye olsun diyedir...

7 Ekim 2010 Perşembe

ses..

ses... ilkokul 3. sınıfta sıra arkadaşım uzayda sesin yayılmayacağını bilmediğim için eziklemişti beni.. şimdi bomboş bir sayfaya, ses değil kocaman bir çığlık atıyorum aslında; yayılıp yayılmayacağını bilmeden.. kendi uzayımın koskocaman boşluğunda sesim yayılacak mı acaba?

Rasgele...